Bilgisayar Sektörü Hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilgisayar Sektörü Hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2013 Pazartesi

Mesleki yazılar artık farklı blogda olucak

O blog'un adı da FREQ.
http://projectfrequency.blogspot.com.tr/

Evet, herşey çok karıştı ama zamanla unuturuz.
Pop şarkısı gibi oldu ama haydin eyvallah

20 Ekim 2013 Pazar

Ubisoft 'un Satış Stratejisi ve Assassin's Creed nasıl bu hale geldi?

Ubisoft'un görmüş bulunduğum bir stratejisi var. Diyelim ki Ubisoft tutulan bir oyun serisine sahip ve aynı türde yeni bir oyun serisine başlamak istiyor. Eski seriye eskisi bir "seri" olduğu için ortasından başlamak da kimse pek istemediğinden ona yeni oyuncu katamıyor, zaten yığınla o seride oyun verdiğinden yeni bişi bulamıyor ve seriden çıkması gerekiyor diyelim. Ubisoft bu eski seriyi öldürüyor resmen rezil ediyor, dandikleştiriyor ve millete nerede hey gidi eski X'ler dedirtiyor. Yeni oyun serimiz Y ise buna o kadar benzer yapıda olmasına rağmen anormal derecede geliştirilmiş, güzelleştirilmiş ve derinleşmiş halde bulunmakta. İşte X'in de "tadı kaçtı anam" derken millet Ubisoft Y'yi sürüyor. Marketing'i geliştirirmesi herşeyi sağlam olan Y, X'in eski oyunlarını arayan ama aradıklarını bulamayan oyuncu ekibini yine kendine ait olan Y oyununa yönlendiriyor. X'in kitlesini de alan Y, yeni marketing'le gelen oyuncuları da kendine katınca X'den daha fazla oyuncu kitlesiyle devam etmekte olucak olan bir oyun serisine dönüşüyor. Gerisi Y'yi büyük titizlik ve dikkatle geliştirme, yeni oyunlar ekleme ve Y'den daha iyi bir oyun serisi(Z) gelene kadar bu kitleyi koruma üzerine devam ediyor bu stratejisi. Yeni oyun serisi planlanıp programlanmışken ve yapım aşamasındayken Y serisinin başına X'e gelenler geliyor.

Ve şimdi size büyük bir aydınlatma yaşatıcam. Hazırmısınız?


TADAAAAAAAAAAAAAAAAA

CEVAP! ( ÜSTTEKİ YAZIYI OKUMADAN TIKLAMAYIN )

Ve gel gelelim Assassin's Creed nasıl bu hale geldi?

İnsanlar yeni şeyler ister. Nintendo Mario oyunlarıyla hala nasıl ayakta dersen BLACK MAGIC diye cevap veririm. Kim oynuyor bu oyunları bilmiyorum. Herhalde Mario oynamış ebeveynler "çocuk da tatsın bizim kültürü" diyerek alıyorlar. Ama bu tarz BLACK MAGIC istisnaları dışında insanlar gerçekten yeni şeyler ister. Prince Of Persia'nın tüm Assassin's Creed oyunları ve Watch Dogs yerine devam ettiğini düşünelim. Pek hoş olmuyor dimi? Hadi tek tek bu üçlüyü ele alalım.

Prince Of Persia zaten ömrünü hayli hayli doldurmuştu. Sands Of Time ile sanatsallık, Warrior Within ile "YEAAAH!!!", The Two Thrones ile de "end of trilogy bee" hissini yaşamıştık. Sonra çıkan oyunların nasıl olduklarını biliyoruz. Şansa ki Sands Of Time ergenlik önceme Warrior Within ergenliğimin zirvesine The Two Thrones da ergenliğimin toparlanışına denk geldi. Temalar bayağı uygundu yani. Dolayısıyla bayağı bir Prince Of Persia Fan'ıydım. Beşiktaş ÇARŞI! muhabbetlerine girmiyor kenardan siz bir de Prince Of Persia'yı görün diyordum. Sonra nolduysa bu fanlık geçti yok oldu azaldı ve en sonunda hey gidi demek dışında yapabileceğim bişi kalmadı.

Assassin's Creed'e başladım ve bunu niye Prince Of Persia oyunu yapmadılar ki bunları yapabiliyorlarsa rahatlıkla devam edebilirlerdi dedim. Sonra anladım Ubisoft'un stratejisini, önceki seriyi düşürüp yeni seriye eski oyuncuları aktarma ve yeni oyuncular da kazanma taktiğini. Yıllarca emin değildim ta ki Watch Dogs'a kadar.

Bu taktiği yapmalarının ana olarak bir kaç nedeni var. Aslında her ne kadar oyuncu gözünden zalim ve para düşkünü bişi yapıyorlar gibi dursalar da iyi yapıyorlar. Assassin's Creed başlıklı olduğu için bu yazımız Assassin's Creed'den örnek verelim.

Assassin's Creed'de farkettiyseniz ilk oyunda "Animus ney lağ, çok gereksiz abi" kafasında başlamıştık ve sonunda ana senaryonun Altair abimiz değil, Animus olduğunu ve Animus olayının tam olarak ne olduğunu anlayıp hani bu seri daha neler yapar kafasına girmiştik. Animus'tu aslında Assassin's Creed'in senaryosunun gövdesi. Altair'se mükemmel bir yandaldı ve oyuncu yandal bu kadar güzellik sağladıysa ağaçta bütünüyle ne güzellikler vardır şeklinde düşünmeye başlamıştı. Herşey güzeldi; ta ki Animus hakkında yeni şeyler bulunamayıp 3. Oyundaki gibi Animus ile karakter hikayesinin önemlerinin yer değiştirmesine kadar. Assassin's Creed (ilk başta olan) özünde Animus ile ilgili öykü taşıyıp rastgele mükemmel karakterlerin hikayelerini de anlatan ve Animus'a bağlanan bir oyun iken artık Assassin's Creed(bu son dönemleri) rastgele mükemmel karakterlerin hikayelerini anlatan fakat Animus senaryosunun yükü tarafından bu anlatımların engellendiği bir oyun serisine dönüştü.

Random Assassins' Creed denilebilir şuanki oyunumuza. Bunun oluşmasının nedeni başta ilgi toplamak ve sıradışılık amacıyla Animus senaryosuna harcanan emeğin git gide karaktere harcanan emeğe kayması. Black Flag'da Animus olmasa da pek bişi değişmezdi çünkü Random Assassins' Creed oyunu olarak mükemmel bir korsan olma fırsatı sunulmuştu bize. ( Random Citizens daha güzel isim aslında.)

Tabi bu çıkarımı yaptıktan sonra bazı haberler bizi şaşırtacak. Mesela Patrice Desilets'in kovulması (kendisi Assassin's Creed serisinin ve henüz çıkmamış olan 1666 isimli oyunun yapımcısı), yada AC2 sonrası AC2'de yapımcı ekipten bir şahsiyetin AC'yi bırakıp Watch Dogs'un yapımına geçmesi (kimdi bu şahsiyet unuttum hatırlıyorsanız lütfen yorumlarda hatırlatın bana) vs vs...

Uzun lafın kısası AC serisi de artık PoP gibi kangren oldu ve yerini Watch Dogs alıcak. Tabi nasıl PoP un bu Sands of Time ile başlayıp devam eden trilogy'si sonrası sadece SATIŞ odaklı, PoP serisine pek bişi katmayı düşünmeyen yada onu yeniden yükseltmeyi önemsemeyen oyunlar çıktı, aha da aynısı AC'ye olucak. Hazır Watch Dogs için grafiksel gelişme varken AC IV'de de kullanıldı tamam. Peki bundan sonra? Daha AC'yi kurtarmayı çok önemsemeyen şirket bizi satış odaklı oyunlarıyla ne kadar sürede soğutcak bu seriden? Yada kaç oyun sürecek bu soğutma işlemi?


Bakın Watch Dogs da ertelendi en erken 2014 Nisan deniyor. Neden? Yetişmedi diye mi? Yoksa AC IV soğutma işlemi oyunu olmasına rağmen korsan teması ile çok satacağından dolayı mı? Müşterileri AC IV ve Watch Dogs arasında bölmemek için mi?  Watch Dogs'un çıkacağını öğrenip, trailerlarını izleyip "AC serisi de çok bozdu ben bundan devam edicem" diyen oyuncu, umutla beklediği Watch Dogs'una sayılı günler kala bu ertelenmeyi öğrendi; ve şuan "AC IV'ü de alayim bari Watch Dogs'u bekleyene kadar yine korsan oyunu ya iyidir" demekte.

Tabi böyle paldır küldür onuştuğuma bakmayın AC IV'ü de (korsan fantezim olmasa cidden oynamam ama KORSANLIK AAAABİİİ) Watch Dogs'u da it gibi oynayacağım. Saygılarımla.

19 Ekim 2013 Cumartesi

Oyun sektörünün ileride gireceği şekil yada Ütopyam

Bu gidişat 10, 20, 30 hatta 40 yıl bile sürebilir ama bence ulaşacağı noktanın ne olduğundan bahsedicem birazdan. Tabi buradaki bence şahsi görüşümü belli etmenin yanında bayağı %80-%90 oranını verdiğim bir durum. Gelecekten bu oranda bişinin doğru olduğunu ileri sürmek ve bu konuda uzman olmamak her ne kadar saçma olsa da, işte açıklıyorum.

Bahsettiğim noktada durum şu: EA games, Ubisoft, Activision-Blizzard oyun firmaları değil. Game Engine firmaları ve her oyun indie-game. Belirli kişiler tarafından bu büyük firmaların engine'leri ile yapılmış ve bu büyük firmaların marketing'i dahilinde dağıtılan oyunlar.

Her ne kadar ütopya yada uçuk bir şeymiş gibi dursa da indie-game'lerin bi anda çıkışı ve her yeri doldurması, büyük şirketlerin çok fazla yenilik ve yaratıcılık getirememesi derken ve teknoloji sektöründe ivmenin her zaman arttığını düşünürsek bu ütopya mümkün. Önce büyük oyun stüdyolarını ve şirketleri düşünelim. Game Dev Tycoon tarzı bir oyun oynadıysanız anlıyorsunuz ki şirketiniz ne kadar büyürse o kadar harcaması artıyor. Aylık 1 milyon dolar olacak kadar ve gerçekçi bir şekilde artıyor bu harcama. 1 milyon dolara pizza-kola almıyor şirket. Engine, çalışan maaşları, ARGE, marketing, dizayn ve teknolojiyi çalışanlara takip ettirmek için onlara verdiğiniz eğitimler falan derken bir bakmışsınız oyun başında "HOUAUAAOA ZENGİN OLDUM" diyip garajda yaptığınız 10 üzeri 10 alan oyununuzun satış parası, tüm şirket masa basında bişi yapmasa facebooka baksa bile harcanıyor. Bir de bir oyun yapmaya çalışıp o oyunu batırırsanız...

Her ne kadar bir oyundaki veriler üzerinden konuşmam saçma gelse de bu gerçekte de öyle. Neden CEO'lar bu kadar gergin para düşkünü ve sürekli "satın alın nolur" dercesine sahte gülümsemelerle çıkıyorlar piyasaya? Yada şirketler neden bu kadar "Sequel, Multiplayer, Badass DLC's!" şeklinde saçma hareketlere giriyorlar. Zaten şu sequel, multiplayer ve dlc olayı bayağı sıkıntılı bir halde şuan. Sektörün hepsi parayı kazanmak için bunları kullanıyor. Mortal Kombat'da combo bilmeyip aynı tuşlara basıp adam döven çocuklar gibiler. Bayağı ilginç bir durum ya düşününce, neyse...Kibrit kutusundan çıkarttığı kibritlermiş gibi kullanıp yanında çalışan Maxis, Bioware tarzı şirketleri uzaklara atan EA Games bu hareketleri yapmaya maalesef mecbur. Hele torrent crack vs. bu kadar ilerlemişken.

Bir yandan da Super Meat Boy gibi bir oyun yapıp 1,8 milyon dolar mı neydi (yan sekme açıp wikipediaya bakıp tam doğrusunu buraya yazamıcam aç öğren) o civarlarda para kıran Team Meat'e bak. Yada Minecraft'a. Don't Starve. Fez. Gone Home. Ve bunlar sektöre sıfırdan başlayıp sağlam tepki almış oyunlar. Koskoca dev şirketlerin arasında duranlar. Bu indie-game'ler yunan mitolojisindeki kahramanlar dev şirketler de titanlar. Titanları herkes bilir ama kahramanlar daha çok sevilir. O mantık.
 
Peki çulsuzluk içinden (Ubisoft'a falan göre çulsuzlar tabi) çıkarak bu kadar sağlam bir pozisyona nasıl geldiler? Çünkü oyuncuydular. Hiç bir indie-game yapılırken para derdiyle başlamaz. "Abi bir indie-game yapalım da tutsun milyonlar kazanırız yeeee" tarzı bir dialog olmaz çünkü indie-game'in tutma oranı o kadar düşük ki para derdinde olan birisi zaten başta bu riski göze almaz. Indie-game tasarlayan kişi başından beri "bu kadar yıllık oyuncuyum böyle oyun olsa çok hoşuma giderdi, belki millet sever" yada "benim oyunum olsa şöyle olurdu" tarzı duygu ve düşüncelerle işe başlar. Indie
Game The Movie'yi izleyen birisi sırf bunu dediklerinden ne zorluklara katlandıklarını da görürler. Ve bu şekilde oyun yapmak için, oyuncular için oyun üreten bir ekip "ay sonu geliyor 4M dolar nasıl ödeyeceğim" diye düşünen bir şirkete göre her zaman daha fazla tutulucaktır. Ve işler bu halde iyice ilerleyip bazı şirketler batmaya başladığında ayakta kalan şirketler (EA games kalır büyük ihtimal. Dünya yok olcak EA games uzayda devam edicek.") bir ders çıkartıp bu dediğimi yapıcaklar. Indie-Game üreticilerine Engine sağlayıp marketing yapmak. Büyük şirketler yaratıcılık sıkıntılarını giderirken indie game yapımcıları marketing ve sıfırdan kodlama dertlerinden kurtulucaklar. Teknolojiye yetişmek için low level kodlardan başlayarak bişiler üretmelerine gerek kalmayacak, çünkü update'lenen bir Activision-Blizzard Engine olucak. Ve bu büyük şirketlerin yanına Flash, Unity gibi zaten engine olan firmalar da katılıcak. Benim gibi bilgisayar mühendisleri de maalesef bu büyük şirketlerde engine geliştirmekle tüketicekler zamanlarını. Çünkü bu olay olduğunda Kadıköy'de Cafe sahibi olan ve canı sıkılan Burcu azcık bu işlerden anlıyorsa çok güzel bir cafe işletme oyunu yapabilecek yada 14 yaşındaki bilgisayar kurdu evladımız asker babasından öğrendiği bilgilerle mükemmel bir strateji oyunu geliştirebilecek. Tarih öğretmenimiz Mehmet Bey yeğeni Cem'i kitleyip ona tarihsel oyun yaptırtacak.

Ve bu kadar oyun fazlalığı varken tahmin edebileceğiniz gibi "bazı şirketler batıcak" derken bahsettiğim şirketler Casual Gaming şirketleri.Mesela Zynga Games. 20 yıl sonra heyt be Farmville vardı denilemeyecek çünkü aynısının mavisi ve daha güzel grafiklisi Farmerbille tarzı bişi olucak. Farmville asla hatırlanmayacak.Biz Syndicate'in ilk oyununu, X-Com Apocalypse'i Assassin's Creed II'yi heyt be diye anarken kimse Candy Crash'daki skorunu o kadar önemsemeyecek. Bunun nedeni Casual Gaming olması değil, Casual Gaming'in artık derinliğinin olmaması.

Super Meat Boy'un bir facebook oyunu olduğunu düşünün. Sadece düşünün. Yada Cart Life'ı, Papers Please! 'i. Düşünün ya bekliyorum ben.

Tamam? Yok biraz daha düşün.

Heh tamam. Anladın? Cart Life hatırlanırdı 20 yıl sonra da olsa. Heyt be denirdi.Papers Please!'de. Indie-game deki yaratıcılık başka hiç bir yerde kalmadı. Sorun bu. Kangren oldu artık sektör ve sektörü büyük değişimler bekliyor. Kolunu kesip kafasına mı dikerler naparlar ne şekillere girer artık bilmiyorum ama bence ne yaparsa yapsın sektör benim için bir tilki ve kürkçü dükkanı da bu yazıda anlattıklarım. Saygılarımla.

Dipnot: Farmville hatırlanmayacak derken tabi adı hatırlanır ama bir etkisi olmayacak. "Biri bizi gözetliyormusun'u hatırlıyormusun" "abi evet abi izlerdik" gibi bunun ötesi olmayacak. "Lan TSUBASA VARDI BE" "ULAN GENÇLİK!" yada "SULUGÖZ SAKIZ VARDI" tarzı bişi bırakmayacak. Hatırlanmadan kastım hani geçmişte olduğunun bilinilmesinden çok belirli duygularla ve mutlulukla yeniden hissedilmesi. Nostalji hissi bile vermeyecek. "Ne oynardık be" nin ötesine asla geçemicek. Prince Of Persia Sands Of Time dediğimde hissettikleriniz asla olmayacak. Yada Fez dediğimde. Onu bunu boşverin de photoshoptan resim yaptım hiçbir yazımda resim falan yok diye. Sırf sizin için.



20 Ağustos 2013 Salı

Flash öldü mü? HTML5 denildiği kadar iddaalı mı? Unity'nin çaktırmadan yükselişi ne alemde?

 Şuan bilgisayar sektörünün oyun yapım kısmına odaklandığım için başlıktaki soruları da buna göre cevaplayacağım. Öncelikle bilmemiz gereken Flash'ın IOS ne derse desin hala çok fazla kullanıcısı olduğu ve şahsi görüşüm olarak (birçok kişinin görüşü de bu yönde) en iyi interaktif film yapımı ve 2D yapımı Flash sayesinde yapılmakta. Site tasarımlarında kullanılması eskisine oranla azalmış olsa da hala kullanıcılarının ondan beklediklerini karşılıyor hatta 3D'ye doğru ilerliyor.

Ve önceki yazıda belirttiğim gibi oyunlarda özellikle 2D'lerde ana satışı aksiyon, patlamalar efektlerden çok sanat yönü kazanıyor. Flash'ın da Adobe sağolsun sanat yönünde ne kadar başarılı olabileceği ortada. Tabi herşey yapımcıya bağlı.

Aslında Flash'ın ölmesi gerektiğini ilk savunan Apple olmuştu ve sistemi gereksiz yoruyor demesi yüzünden tartışmalar başlamış, Flash'a karşı bir önyargı oluşmuştu. Şuan sektörde sistemin gereksiz yorulması akla gelebilecek en son sorun çünkü teknoloji çok gelişti, sistemler güçlendi. Apple Flash'a bir de güvenlik sorunlarından dolayı çok laf geçirmiş, hiç bir zaman kullanmayacağız demişti fakat aynı güvenlik sorunlarına sahip HTML 5'i Apple niye bu kadar seviyor bilmiyoruz ama Flash açıcığını başka şeylerle kapatmayı çok güzel becerdiğini görebiliyoruz. Şık tasarımı, menüsü vs. Fakat Windows 8 ile çok hızlı bir şekilde yayılan sadelik ve kültlük Apple'ın köşeleri yuvarlaklı karelerini çok üzdü. Bu sadelik Web Tasarım sektöründe bile çok hızlı bir şekilde ilerledi ve yayıldı. Belki de modası geçmiş durumda olmak istemeyen Apple hala satış yapabilmek için HTML 5'i bu kadar benimsemiştir. Fakat şu noktadan sonra "Flash'lı iPhone!" diye bağııra bağıra satsalar bile iş işten geçti. Samsung, HTC ve Android Apple'ı ve IOS'u öldürdü. Fakat Apple'ın ölmesi çok uzun sürecek zira sırf elmasına tav olup ürünlerini satın alan bir şuursuz sürü olduğu için batışları ani ve hızlı şekilde olmayacak. Ve bu sürüdeki kişiler bile durumun farkında varıp Apple'ı yavaş yavaş bırakmaya başladıysa Apple'ın yaşamak için bir mucizeye ihtiyacı var.Flash'lı, HTML 5'li mükemmel bir iPhone bile bu hayata döndürme görevini başaramaz. Niye böyle bir başlıklı yazıda bunu bu kadar anlattım bilmiyorum ama işin özeti IOS pek umurumuzda olmayacak, Winston Churchill bile yaşlandığında huysuz dede gibi saçmalamaya başladıysa, ölüme yakın olan bir şirket de aynı şekilde saçmalayacaktır.Bu yüzden kâle almıyoruz.

HTML 5 hem kendi yaptığı işi geliştirmiş halde, hem de Flash'ın yaptığı işleri devralmaya başladı.Sanayi devriminden çıkmış emperyalist ingiltere gibi girdi sektöre (Bugün ingilizlere karşı bir sorunum var sanırsam.Ama cuk oturuyor örnekler ne yapabilirim?).  Ve dostu da çok olan HTML 5'i (tam ingiltere işte) sanki yıllardır bekleniliyormuş gibi bir anda kucaklandı IOS'un açıklamasından tutun, Youtube videolarının artık HTML 5 ile çalışmasına kadar. Cut The Rope HTML 5 ile yapılmıştı. Aslında HTML 5 tam olarak html + css + javascript'den oluşmakta. Ve yeni javascript API'leriyle (örneğin Box2D) ve üstüne de c/c++ desteği... Daha ne olsun!

Ama her büyüyen imparatorluk gibi HTML 5 bu şekilde yayılırken Flash anlaşılmayan şekilde kendini geliştiriyor ve kitlesini koruyor. Ve HTML 5'in bence en büyük hatası yayılma hızının, var olan sorunların çözülme hızından fazla olması. Bu şekilde devam ederse çok büyük, her yerde kullanılan fakat abidik gubidik birşey olarak karşımızda duracak(Tam ingiltere arkadaş!).

Ama HTML 5 ile oyun yapmak istiyorsanız (evet html ile oyun; ee javascript geldi anam) bu konuda HTML çok fazla destek sunuyor. Zynga Games'in facebook oyunlarımızı HTML 5'e çeviricez demesi, IOS'un Flash açığını kapatmak ve android'e karşı HTML 5 oyunlar ve uygulamalarla güçlenmek istemesi HTML 5'i önemli bir noktaya getiriyor evet ama HTML 5 bunu kaldırabilecek mi? Anlamadığım şekilde kendilerine çok fazla güveniyorlar fakat biriken sorunları görmüyorlar(Demiştim, ingiltere!). Hadi hayırlısı.

HTML 5 bu kadar destek almasına rağmen Flash hala web sitelerinin yaklaşık %80'ine hakimken (bunu duyunca ben de şaşırdım link ile kaynak göstericektim ama kaynağı kaybetmişim aferim bana, google ile araştırıp görebilirsiniz.) ve kendini geliştirip, sorunlarını çözmeye çalışırken HTML 5'e karşı her ne kadar reklamı edilmese de çok güzel bir şekilde duruyor. Belki de yaptığımız en büyük hata Flash'ı bir anda bitti öldü arkadaş diyerek kestirip atmaktı. Bu yazıda atıp tuttuğum Apple'ın ölmesi, HTML 5'in büyük ihtimal bu sorunlar yüzünden sağlam bodoslayacağı gibi iddaalarım belki tutmaz ama ben sigaradan 1 hafta içinde ölürüm, Flash'a yıllarca bişi olmaz. Torunumuz görücek Flash'ı söylüyorum bak şimdiden.

Ana çarpışma HTML 5 vs. Flash olduğu için Unity'den çok bahsetmedim ama sanılmasın ki Unity (telefona, web'e oyun-uygulama yapabilmesi yönünden bahsediyorum. Herşeye oyun yapılıyor Unity ile) gerilerde. Unity aralardan ilerliyişini ve yükselişini sürdürüyor hatta bana sorarsanız bedava versiyonunun GameMaker'dan daha güzel olması  ve CryEngine 3 ile UDK'dan daha çok tutorial'a, yardım ve destek imkanına ve kodlama örneklerine sahip olması bu sektörde büyük bir geleceğe sahip olduğunu gösteriyor. Bundan dolayı şu yaptığım karşılaştırmada o da bir yer hakediyor. Saçmaladıysam yada sürç-i lisan ettiysek affola. Yardımcı olabildiysem ne mutlu.


Flash
  • Sayısız internet üzerinden yada kitap olarak kaynak
  • Adobe'un her yıl yeni flash versiyonu yayınlaması piyasadan kopmayışı
  • Mobilde IOS yüzünden sıkıntı çekmesine rağmen Adobe kendisi flash plugin'ini öldürdü.
  • Paket halinde oluşturulduğundan kolaylıkla upload'lanabilip oynanabilir. Rar'a koy arkadaşına gönder, ister siteye koy arkadaşın oynasın Flash sonuçta yani biliyorsunuzdur.
  • SWF dosyaları IOS'un sürekli yüklendiği ve güvenliksiz diye ticaret adına milleti korkuttuğu kısım ama SWF dosyaları üzerinde artan güvenlik kodlamaları bu faktörü kaldırdı. Adobe bunu Apple kadar reklamla yayamıyor ama.
  • Para kazanma da sponsorluklarla ve reklamla kolaylıkla sağlanabiliyor. Oyununuz yayılsın para kazanmak sorun değil zaten. Flash'ta da güzel birşey yaparsanız çok rahat yayılır. (Çoğu facebook oyunu flash)
  • Flash Player 11 Stage3D'yi de duyurdu. Bu sayede "çok geliştiğim zaman oyun yapımında 3 boyuta geçmek istiyorum ama ekstra program öğrenmeme gerek kalmasın ona göre bir tane seçicem" diyorsanız Flash'tan korkmanıza artık gerek yok.
  • Adobe'un Photoshop'u ve Illustrator'ü sağolsun kodlama kısmında derine inmeseniz ve oynanışa da çok özen göstermemiş halde olsanız bile hikaye anlatışınız ve görselleriniz ile oyununuzu sanatsal ve oynanabilir bir hale getirebilirsiniz.

 HTML 5
  • Kodlamanın çilesini azaltmak için ellerinden geleni yapmalarına rağmen bence bir Unity yada Flash'a göre çileli. Tabi bu bana göre programlama dilleri arasında "şu daha iyi bu daha iyi" gibi tartışmalara girmeyelim renkler, zevkler ve kodlama şekilleri tartışılmaz lütfen hepsi kişiye özgüdür.
  • Browser upgrade'leri yapım aşamasındaki kodunuza zarar verebilir. Sonuçta web'le ilgili en basit sektörde, web tasarımda bile IE, Chrome, Firefox, Opera, Safari gibi yığınla browserların çokluğundan çektiğiniz yetmezmiş gibi üstüne bir de bunların güncellemeleri gelince bayağı bir sıkıntı artıyor. En çok ses kısmını etkiliyor ama HTML çok iddaalı ve bu konuda yardımlarını esirgemiyor.
  • Mobilde IOS HTML5'in potansiyelini ve performansını gördüğü için mobilde çok rahat ilerleyecek HTML 5 fakat çözünürlük olsun, en-boy oranı olsun bunları baştan düşünerek işe gireceksiniz.
  • Grafik ve ses ögeleri çalınmaya çok müsait. Ama flash gibi HTML 5'de bu konu üzerinde çalışıyor. Güvenlik kısmını Flash'la aynıymış gibi görebilirsiniz. (O zaman IOS neyin kafasında ki Flash'ı ezip HTML 5'i bu kadar istiyor? Arkadaneleroluyor? )
  • Reklamlarıyla gelişmesiyle sağlam bir şekilde sektörde ilerlediğinden sağda solda türkçe oyun yapım ders videoları bulunmasında bir güçlük yaşayacağınızı sanmıyorum. Kitapları falan her yere yayılır zaten. Yok ben kitap sevmiyorum, türkçe de çok derin anlatmıyor diyorsanız...
  • Zynga (hani şu facebookta hemen hemen her oyunun sahibi) HTML 5'in facebook oyunlarında gelişmesi için ciddi uğraşıyor. Çok geliştiğiniz zaman kimbilir belki Farmville'de anadolu buğdayı yetiştiririz sayenizde.
  • Stage3D 'de olduğu gibi OpenGL ile de 3 boyuta geçiş başlamış halde ama bir çok eksiği bulunmakta. Tam ekrana geçilemiyor, türkçeyle tam ifade edemeyeceğim (siz edebiliyormusunuz?Ne duruyorsunuz yorumlara yazın!)mouse capture'da da sorunlar yaşanmakta ama gözden kaçırdığım bir gelişme de olmuş olabilir.
Unity 
  •  Visual Editor'ü çok güzel olduğundan diğerlerine göre kodlamaya pek girmeden halledebilirsiniz. Kodlar arası boğulmanızı ve "hacı ben bunu saatlerdir yazıyorum da bu ne işe yarıcaktı?" demenizi önler.
  • Her ne kadar ben şahsen başlangıç için eğitim videosu bulamasam da başlangıç aşamasını geçtikten sonra çok fazla kod ve kullanım eğitimi bulunmakta. Ve başka hiç bir yerde görmediğim kadar Unity ekibi bu eğitime önem ve destek vermekte.
  • Mobil browser'larda Unity plugin'i bulunmamakta ama mobilin kendine ait app'leri şeklinde çalışma şeklinden dolayı buna ihtiyaç duymamakta. Xbox360'a Playstation'a bile oyun yapabiliyorsunuz şaşırtıcı şekilde. Hatta seri numaranız varsa Mac ve IOS'a bile.
  • Dosya yapısı olarak paket halinde olduğundan dolayı Flash'a benzemekte. Kongregate gibi sitelere rahatlıkla yükleyebilirsiniz.
  • Güvenlik sorusuna o bahsettiğim mükemmel destek ekibi cevap versin.  Link'e üşenenler için bilgilerinize erişilebilir ama zarar verilemez ve bu bilgiler sadece teknik bilgilerle sınırlı. Basit düzey hacker'lar zaten bu bilgilere ulaşamaz. Üst düzey de senin oyununu hacklese ne işe yarıcak, bankalarla uğraşsın o.
  •  3D desteği en çok unity'de bulunmakta. Zaten 2 boyutlu bir oyunu bile 3D ortamda yapıp kamera açısını ayarlayarak iki boyutlu gibi gösteriyorsunuz. Karışık geliyor kulağa beni de korkutmuştu ama çok basit dertlenmeyin.


Gördüğünüz gibi her birinin kendine ait özellikleri ve güzellikleri var. Bence girin sitelerine en güzel uygulamalara bakın ve ona göre karar verin. Çok değiştirebileceğiniz bir karar değil bu yüzden dikkatli bir şekilde seçim yapmanızı tavsiye ederim. Saygılarımla.



Oyun Yapımına Nasıl ve Nelerle Başlanır?

Türkiye'deki oyuncuların çoğu ciddi anlamda oyun yapmayı istiyor ve planlıyor. Fakat tam olarak nereden başlayacaklarını bilmiyorlar. Forumlarda gördüğüm yazılarda direkt "C++ öğrenmeye başla kardeş" gibi yazılar var ve kodlama çoğu insanı korkutup vazgeçiriyor. Bilgisayar Mühendislerinin çoğu da oyun sektöründe ilerlemeyi planlamıyor. Mevlüt Dinç'in İstanbul Üniversitesinde yaptığı açıklamada olduğu gibi Türkiye'de oyuncu kitlesi ve sermayesi çok fazla fakat oyun yapımcıları, oyuncu kitlesine oranla düşük seviyede. Türkiye'nin önünde oyun sektöründe ilerleme yönünde büyük bir potansiyel var.

Oyun yapımının nasıl olduğu hakkında hiç bir fikri olmayan arkadaşlarıma direkt "C++ başla kardeşim" demek istemiyorum çünkü kodlama genç arkadaşlarımız için göz korkutucu olabilir. Hoşunuza gidiyorsa doya doya ilerleyin fakat kodlamaya muhtaç kalınca kodlamayı öğrenmek bana daha mantıklı geliyor. Hatta kodlamadan mümkün olduğu kadar uzak olarak başlayın oyun yapımına, mecbur kaldığınız zaman zaten siz kendiniz yaptığınız projeleri yükseltmek için kodlama öğrenmek isteyeceksiniz.

Benim mantığımda oluşan bu oyun yapımında 2 seçeneceğiniz var: Ya mod yapımıyla başlayacaksınız işe, yada kendi küçük oyununuzu yapıcaksınız.

Oyuna güzel bir mod yapıldığında direkt reklam ve yayılma şansınızın olması, oyunun yapımcı şirketi tarafından görülebilmeniz ve yılan oyunu, tetris oyunu gibi birşey değil de tam olarak istediğiniz şekilde bir ürün sunabilmeniz mod yapımının iyi yanlarından. Fakat özgürlüklerinizin o oyunla kısıtlanması, eninde sonunda kendinizin sıfırdan oyun yapmayı öğrenmesinin gerekmesi, çoğu modların paralı engineler ile yapılabilmesi ve bir yapılmış bir modun her ne kadar mükemmel bir mod olsa da sıfırdan yapılmış orta seviyeli bir oyundan daha az prestijli ve eğitici olması da dezavantajlardan. Ama mod yapımı basittir tavsiye ederim. Skyrim çıkalı çok olmasına rağmen hala gamespot'un haftalık top 5 skyrim mod videoları çıkmaya devam ediyor ve anasayfada yayınlanıyor. Oraya çıkmayı başarırsanız sonrası çok kolay zaten.  Witcher'ın mod motoru RedKit Engine'i de çok fazla tavsiye ederim, o kadar güzel ki her aklıma geldiğinde keşke bir game engine olsaydı diyorum.

Fakat mod falan yok dalıcam kendi oyunuma diyorsanız CryEngine 3, Unreal Engine 3 yada 4, GameMaker ve Unity'i araştırmanızı tavsiye ederim.

Tabi bunlar dışında Flash, HTML5 yada sadece java gibi programlama dilleriyle de oyun yapılabilmekte. Detaylı şekilde araştırın ve kendi yolunuzu seçin, ilerleyin. C++'da C#'da MERHABA DUNYA yazıp 1-2 ay boyunca matematiksel işlemlerle uğraşıp daha oyuna başlayamamanın verdiği üzüntüyle herşeyi bırakıp bir kenara atmayın.

Ve indie game'in (Independent Game: Bağımsız oyun) gücünü küçümsemeyin. Steam'de yapabileceğiniz satışlardan tutun da newsground'a koyduğunuz oyunun beğenilip Microsoft tarafından tam bir oyun haline getirmenizi istemesi (Super Meat Boy'un çıkış hikayesi) çok uzak değil. Enes kardeşimin (kendisi benim bu sektörde başlangıcımı yaptıran insan olarak anılabilir) attığı bu linkten de basit indie game'lerle kurumsal bir kimlik kazanıp çok güzel şekilde şirketleşmiş bir örnek görebilirsiniz.


Tabi bunlar size basit geliyorsa ve daha derine girmek, yada zaten bildiğiniz şeyler var da arkadaşlarınızla ortak projelere atılmak istiyorsanız tüm oyun yapımı olayını size şu şekilde sunabilirim. Game Making in 3 Steps for Dummies...

  • İlk bilmeniz gereken oyun yapımında mühendislik ve sanatın iç içe olduğudur.
  • Programlamada kendinizi geliştirmiş, yazılım ve kodlama bilgisinin yanında matematik, geometri ve fizikte de iyi olmanız gerekmekte.
  • Sanat kısmında müziklerden tutun görsellere kadar uygulanan sanatın güzel oluşundan çok oyuna uygunluğuna bakarak karar vermeniz sonra güzelliğini dikkate almanız gerektiğini asla unutmayın. 2D yada 3D'den hangisinin oyuna güzel olacağını da karar vermenizi bu şekilde yapmanız gerekmektedir. 3D her zaman daha güzeldir diyerek yaptığınız mario/supermeatboy tarzı bir platform oyunu kötü kontroller, kamera ve bakış akışı sıkıntıları ve azıcık ucundan kaçırarak hatalı yöne atlama gibi sorunlar vereceğinden sadece herkesi uyuz eder.